Blog Arşivleri

Muhteşem Bir Yaratılış Harikası: DNA

Ortalama 100 trilyon hücreye sahibiz. Sahip olduğumuz her hücrede birer tane DNA molekülü vardır. Bunlardan “sadece bir tanesinin” içinde 3 milyar farklı konuda bilgi bulunur. Bu bilgiler toplam 1 milyon sayfalık bir seri kitap oluşturabilirler. 1 milyon sayfalık kitap yaklaşık 1000 cilttir. Bu 1000 ciltlik eserin sayfalarını yan yana uzatabilsek, uzunluğu Kuz

ey Kutbu’ndan Ekvator’a kadar uzanabilir. Bu 1000 ciltlik eser 24 saat hiç durmadan okunacak olsa, eserin tamamlanması 100 yıl sürer. Bu muazzam bilgi, tek bir tırnağımızda, saçımızın tek bir telinde veya kolumuzun üzerindeki herhangi bir tüyde bulunan “tek bir DNA”ya aittir.1000 ciltlik bir kütüphane, nasıl gözle göremediğimiz tek bir tüycüğün içinde saklanmış olabilir? Nasıl o tüycüğü meydana getiren tüm hücrelerde ayrı ayrı paketlenebilir, nasıl bizleri oluşturan “tüm diğer hücrelerin” içine sığdırılmış olabilir? Tek başımıza taşımamız mümkün olmayan 1000 kitaba sığacak bilgi, nasıl 100 trilyon kere bedenimize yerleştirilmiştir? Bunu insan istese, kendi kendine başarabilir mi? Bunu başarabilecek herhangi bir teknoloji var mıdır? Bu muazzam bilginin tesadüf eseri hücrelerin içine yerleşmiş olması mümkün müdür? Bu yazının geri kalanını okuyun

30.000 Yıllık Bitki Dirilip “Yaratıldım” Dedi

Bilim adamları, Sibirya’da bulunan meyve dokusu örneğini kullanarak, 30.000 yıllık bir bitkiyi yeniden filizlendirdi. Daha önceden, 1200 yıllık bir lotus çiçeği yeşillenmiş olmasına karşın, 30.000 yıl kadar eski bir dönemden canlandırılan ilk çiçek bu bitki oldu.
Bilim adamları, Kuzeydoğu Sibirya’daki Kolima Nehri yakınlarında bulunan fosilleşmiş bir sincap barınağındaki bitkinin meyvesinden bir örnek aldılar. Radyokarbon yöntemi ile bu meyvenin yaşı 31.800 yıl olarak tespit edildi.
Araştırmacılar meyve dokusuna büyüme hormonu enjekte ederek, hücre bölünmesini başlattılar ve kısa süre içerisinde, bitki büyüyüp filizlenmeye başlayarak bembeyaz çiçek açtı.

Ender gerçekleşen bu olayın üzerinde derin düşünülmesi, mucizevi yönünün daha iyi anlaşılmasını sağlayacaktır.
Allah’ın Yarattığı Fosil Mucizesi

Çiçeklerin ömrü, olağan şartlar altında, son derece kısadır. Bitkiler genelde çok kısa bir süre için çiçek açar ve ardından bu çiçekler solar, tekrar çiçeklerin açması ise uzun bir süre alır. Meyveler ise, ya canlılar tarafından tüketilir ya da toprağa karışır gider. Dolayısıyla günümüzden binlerce yıl önce yaşamış bir çiçeğin meyvesinin fosilinin bulunması bu nedenle olasıdır. Ancak bizzat meyvenin kendisinin bozulmamış bir şekilde kalması, son derece ender rastlanan, özel bir durumdur.

Ufacık bir meyveyi bir sincabın karnını doyurmak için yuvasına götürmesi, canlının yuvasındaki tüm yiyecekleri yiyip, bir tek o meyveye hiç dokunmamış olması, yuvasını terk edip gittikten sonra, meyvenin aylarca ve hatta yıllarca başka hiçbir canlı tarafından bulunmamış olması, meyve tam fosilleşme aşamasına geçtiğinde bölgede buzul çağının başlaması ve bu nedenle DNA’sının canlı kalması ve binlerce yıl sonra da bu fosillerin bulunmaya başlamasıyla meyvenin gün yüzüne çıkması hiçbir şekilde tesadüfle açıklanamaz. Bu yazının geri kalanını okuyun